ACZ KARŞISINDA ağlamak zaaf mıdır? Zaafsız hayat ne büyük zaaf. Ağlayabilmek; acizsiz olanı itiraftır, Kudret’i tasdiktir, Kadir’i kabullenmektir.

Veyl ağlamalar

ACZ KARŞISINDA ağlamak zaaf mıdır? Zaafsız hayat ne büyük zaaf. Ağlayabilmek; acizsiz olanı itiraftır, Kudret’i tasdiktir, Kadir’i kabullenmektir.

Gece gibi acz gündüz gibi Vücud’a ayinedir. Ayinenin renkleri; ağlamaların hem demleri, sonsuzluğa düşen dua imbikleri.

Duasızlık ne büyük zaaf, ne büyük acz, ne ağlanası hal. Acz perde perde açılırken dua dua örtünmek; kulluk kuşanmışlığı, abd olma sırrı.

Acizler karşısında ağlamak ne büyük acizlik, fakirlere ihtiyaç bildirmek ne büyük yoksulluk. Böylesi bir hal gülünesi bir hal…

Zaiflerin ağlatması zaif olmayanı müracaat için; kof kuvvetler, sahte varlıklar, vehmi vücutlardan geçip O’nu bulmak ve gitmek için. Acizlerin dikenleri ne acıtıcı, ne incitici; doğru adrese iletmez, hakikat yoluna eriştirmezse.

Ağlamayı cevap veren ağlamak; ne büyük bir iksir, ne büyük bir şifa, ne büyük bir şükür, ne büyük bir deva. Zaaf değil böylesi; asalet, şeref, izzet…

Dua ağlamalar ubudiyet defterinin en renkli sayfaları, en temiz satırları, en güzel harfleri. Ömrü o harflerle dokuyabilmek; sonsuzluk kozasını işlemek, kelebek kanatlarla uçmaya hazır hale gelmek.

Gelinen bu nokta gönlün güldüğü, ruhun rahatladığı, aklın aydınlandığı nokta. Varsın nefis sebepler tahtında ağlaya dursun, acizlerin peşinde sürüklene dursun, zaiflerin ayakları altında ezile dursun ve de dursun.

O siyah acz noktası bütün karanlıkları aydınlatan Şems. Nefsin acz gecesinde uyanmadıkça O Şems doğmuyor. Gece perde perde çekilmedikçe, adresini bulan acz ağlamalar sürmedikçe o küçük, o büyük nokta bulunmuyor.

O noktayı bulmak için ağlamak zaaf değil zenginlik, küçüklük değil büyüklük; veyl öylesi ağlamayı bilmeyenlere.

Hüseyin Eren

 

Bir Ayda Biriktilenler…Mübarek Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz…Baki selam ve dua ile Gönül dostlarım…

  Bir Ayda Biriktilenler
HIZLA GEÇEN zaman, ramazan’ı da aldı götürdü bizden, bayramla buluşturdu, bayram sonrası günlere eriştirdi… Bir buz gibi eriyen anlar, geriye bıraktıkları ve ileriye gönderdikleriyle değerlendi veya değersizleşti…

Kutlu günler geçirdik oruç ayında; şükrün ve tefekkürün afakî ve enfüsi zirvelerinde dolaştık; buraya ne için geldiğimizi, asıl var olma sebebimizi, nereye gideceğimizi, gideceğimiz yere göre hazırlık yapmamız gerektiğini idrak ettik…

Şimdi ne yapmalıyız, bir yıl ramazan’ın gelmesini mi beklemeliyiz; deruni düşüncelere dalmak, ulvi hislerle dolmak için, yoksa dünyeviliğin her yönden saldırdığı demlerde kalp kabında biriktirdiklerimizi idareli mi kullanmalıyız? Kesretin sel gibi önüne geleni devirdiği sularda, sakin limanlara ulaşmak ramazansız ne mümkün?

Açlığı hissetmek, susuzluğu içmekle beden zindeleşir, ruh incelir, nefis tezkiye olur, insi ve cini şeytanlar uzaklaşır, Kur’an kalbe inzal olur…

Kur’an’ın nüzulüyle kudsileşen ayda alıştığımız okumaları aynı hızla devam edebiliyor muyuz şimdiki zamanlarda? Aklımız, kalbimiz, latifelerimiz daha kirlenmeden aynı heyecanla bütün cihazatıyla Kur’an’a muhatap olma hassasiyetimizi sürdürüyor muyuz? Sabır dersini iyi almış mıyız; ibadetlere, musibetlere, günahlara karşı? Arada bir kendimizi yokluyor muyuz, sessizliğin o sakin demlerinde, içimizin konuşmalarını dinleyerek?

Melekleşen ruhumuzun çamura düşmemesi için ciddi düşüncelere dalıyor, ulvi dualarla yalvarıyor, ubudiyet tutunmalarıyla mücahede ve mücadele ediyor muyuz nefsi ve şeytani şerirlere karşı?

Kalbimize nazar, aklımıza bakabiliyor muyuz Ramazanda neler biriktirmişiz diye? Hayatımıza misafir olan yeni alışkanlık neler; evden abdestli çıkmak, abdestsiz yatmamak, Kur’an ve Risale okumalarında daha ciddi ve disipline olmak, tesbihatı daha bir önemsemek, cevşen, celcelutiye, tahmidiye ve diğer duaları dikkatle okumak, zaman tanzimini hizmet ve ahiret işleri önceliğine göre yapmak, zihnen tefekkür, kalben ubudiyet, lisanen zikirle dolmak…

Trafiğin en yoğun olduğu durumlarda zihnen bir meselenin müzakeresiyle meşgul olmak, öfkeyi yutmak, Hakkı ve sabrı tavsiye etmek, istiaze ve istiğfara sarılmak, af ve afiyet istemek, varlığı ve var olmayı Kur’an ve iman hizmetiyle bilmek… Hizmet dâhilinde gücenen ve gücendiren olmamak, kendi kusurlarıyla meşgul olmak, gıybet edenden, gıybet edilen meclislerden uzak durmak, dünya didişmelerine girmemek, kalbin köşelerine sığınmak…

Evet, siz oruç tutmuşsunuzdur, oruç da sizi… Karşılıklı tutunmaları nafilelerle sürdürüyorsanız ramazan sizde misafirdir, her gecede de kadir gecesi parıltısıyla aydınlanıyorsunuzdur… Kadir gecesine ulaşmak için bir yıl beklemenize gerek yok, dikey bir yükselme ile her geceyi kadir gecesinde seyredebilirsiniz…

Bütün karanlıklardan kurtulmak için böylesi bir yükselmeye ihtiyacımız yok mu? Öyleyse dünya ağırlıklarını bırakıp, ruha hiffet kazandıran iyi alışkanlık kazanmak için buyurun muhasebeye… Nereye kadar? Nefesler bitinceye kadar, nefisle mücahede ve mücadeleye devam

Hüseyin Eren 

Seksen yıla sığmayan gece: Kadir Gecesi…

 Seksen yıla sığmayan gece: Kadir Gecesi

" Biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesinin ne olduğunu bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede herbir iş için Rablerinin izniyle yeryüzüne iner. Tanyeri ağarıncaya kadar o gecede selâmet vardır." Kadir Sûresi: 1-5

Kur’ân’ın; “Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrâil o gece her türlü iş için Rablerinin izniyle inerler. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir rahmettir” 1 buyurduğu; Peygamber Efendimiz’in (asm), “Allah Kadir Gecesini ümmetime hediye etmiştir. Ondan önce hiç kimseye vermemiştir” 2 buyurduğu kadri ve kıymeti yüce bir geceye giriyoruz.

Bu gece, bütün kâinatın rahmetle kuşatıldığı bir gece. Bu geceyi idrak etmek seksen senelik bir ömre bedel. Kur’ân’ın dünya semasına nâzil olduğu Kadir Gecesi, İnşâallah, bir kez daha rahmete susayan gönüllerimizi ihyâ edecek.

Yaklaşık bir aydır arınan kalbimiz, ibadetlerle Cenâb-ı Hakk’a yaklaşan ruhumuz bu gece İnşâallah arınmışlığın zirvesine yükselecek. Zikrimiz ve fikrimizle, Kur’ân okuyarak, gözyaşlarıyla tevbe ve istiğfar ederek Allah’a sığınacak ve İnşâallah seksen yıllık bir hayırlı ömürle kazanmaya denk yüksek sevaplar kazanabileceğiz. Ramazan ayında rahmetin, mağfiretin, sevabın, feyzin ve faziletin zirveye ulaştığı bu gece: Kadir ve kıymet gecesi. Biz Allah’ın kadrini bilirsek, bizim de Allah katında kadrimiz ve kıymetimiz olur. “Onlar Allah’ın kadir ve kıymetini hakkıyla bilemediler” 3 buyurarak bizi muhakkak ve muhakkak Allah’ı bilmeye ve takdir etmeye çağıran Kur’ân, Allah’ın bizi hadsiz bir şefkatle, sonsuz bir mağfiret ve sınırsız bir rahmetle kucakladığını ve merhamet buyurduğunu birçok âyetinde açık biçimde ilân eder.

Bu geceye mahsus bir namaz rivayet edilmiş değildir. Bu, Müslüman için zenginliktir. Müslüman her tarz ve her yol ile Allah’a yaklaşmaya çalışır. Bu gece; bilhassa kazası olanlar için başta kaza namazı olmak üzere namaz kılmak, nafile namaz kılmak, Kur’ân okumak, Cevşen okumak, Allah’ı çokça zikretmek, tevbe ve istiğfar etmek bu geceyi ihyâ etmemiz için yeterli olan önemli ibâdet biçimleridir. “Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır” âyetini tefsîr eden Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, bu âyetin, bu gece okunan her bir Kur’ân harfine otuz bin sevap verildiğini müjdelediğini bildiriyor.4

Hazret-i Âişe (ra) validemiz anlatıyor: “Yâ Resûlallah! Gecenin Kadir Gecesi olduğunu anlarsam ne diyeyim?” diye sordum.

Allah Resûlü (asm) şöyle buyurdu: “Şöyle dersin: ‘Allahümme inneke afüvvün, tühibbü’l-afve, fa’fü annî.’ (Allah’ım, muhakkak Sen Afüvv’sün! Affedicisin. Affetmeyi seversin. Beni affet!)” 5

Ebû Hüreyre’nin (ra) bildirdiğine göre, Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu:

“Kim Kadir Gecesinde fazîletine inandığı ve sevabını Cenâb-ı Hak’tan umduğu için ibâdete kalkar ise, geçmişteki günahları bağışlanır.” 6

Mübarek Ramazanın sonuna yaklaştığımız bu günlerde Rabb’imiz tarafından bağışlanmak ve kulluğuna kabul edilmek en büyük gayemiz değil mi? Affa uğramak için uğraşmıyor muyuz? Günahlarımızı serip dökerek Rabb’imizden mağfiret talep etmiyor muyuz?

Çünkü O’nun bağışlaması, affı, mağfireti, merhameti bizden razı olduğunun alâmetidir.

Nitekim O’na döndürüleceğiz!

Nitekim O’na gidiyoruz!

Öyleyse, bu gece O’nun kelâmını daha fazla okuyarak günahlarımıza şefaatçi yapalım. Ne dersiniz?

Bu gece, O’na daha bir içten ve gözyaşları ile iltica edelim, O’na sığınalım. Affını ve mağfiretini isteyelim. Cehennemden kurtulmamızı dileyelim. Allah’ın rızasını talep edelim.

Seksen yıla sığmayan bir kudsî çekirdek hükmünde olan Kadir Gecenizi tebrik ederim.

DİPNOTLAR:

1- Kadir Sûresi, 97/3, 4, 5.

2- Câmiü’s-Sağîr, 2/1040.

3- Hac Sûresi, 22/72.

4- Sözler, s. 312.

5- Riyâzü’s-Sâlihîn, 1192.

6- Riyâzü’s-Sâlihîn, 1186. 

Süleyman KÖSMENE