SEN HELE Bİ YAP GERİSİNİ ALLAH’A BIRAK!…

 
SEN HELE Bİ YAP GERİSİNİ ALLAH’A BIRAK!

Sevmeyi öğren:Sevdikçe varlığının kâinatla toplandığını görürsün. Sevince,
kendini kendinden öte taşırsın. Sevince kalbine yeni ve sonsuz kanatlar
takarsın. Sevince, mavi bir deniz olur kalbin; hiç bilmediğin kıyılara
varırsın.

Bağışlamayı öğren: Bağışladıkça dostlarının sayısını onla çarpmış olursun.
Bağışlamak kalbinin yükünü azaltır. Bağışlayınca, kalbine batan dikenler
güle döner. Bağışlayınca önce kendini bağışlamış gibi olursun, nefretin ve
kinin yükünü omzundan atarsın.

Pişmanlık duymaktan korkma: Pişmanlığını itiraf ettikçe hatalarının küçük,
anlaşılır ve bağışlanabilir parçalara bölebildiğini görürsün. Pişmanlık
sancısını göze aldığın sürece, hatadan dönmenin lezzetini de yaşamaya
başlarsın. Pişmanlık içtenliğin sınamasıdır. İçtenliği olmayanlar pişman
olamazlar. Pişman olmayanlar içtenlik kazanamazlar.

Hatırlamayı öğren: Hatırladıkça, sevgilerinin kare kökünü bulup, onlardan
hüznü çıkardığını fark edersin. Hele de çocukluğunu çok hatırla ki, hiç
endişesiz mutlu olduğun anları yeniden yaşa. Mutlu olmayı beceremeyen biz
büyüklere içimizdeki çocuk mutluluğun sadelik ve hırssızlıkla ilgili
olduğunu fısıldar. Dur ve dinle çocuğunu.

Değer vermesini öğren: Değer verdikçe sevgilerin küpünü bulup, onları
mutlulukla çarpabildiğini görürsün. Değer vermeden geçirdiğin günün güneşi
hiç doğmamış gibidir. Değerini bilmediğin eşyaya hiç sahip olmamış
gibisindir. Değerini bilmediğin dostların sana göre hiç yaşamamış gibidir.
Değer vermesini öğrendiğinde, hayatın sahihleştiğini fark edersin. Daha
yavaş yürürsün ama adımlarını yere sıkı basarsın.

İltifat etmesini öğren: İltifat ettikçe, insanlarla arandaki en kısa
mesafenin bir tebessümün resmettiği eğri bir çizgi olduğunu görürsün.
İltifat etmek yalan konuşmak demek değildir. İltifat, muhatabının görmek
istediğin yere ulaşması ve oradan öte geçmesi için temennide bulunmaktır.

Özür dilemesini öğren: Özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza
bölündüğünü, böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu fark
edersin. Ayrıca bak: “Pişmanlık duymaktan korkma” öğüdü.

Aşktan korkma: Böylece bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceyi
aşıp, bütün yamukları kendi içinde barındırabildiğini görürsün. Aşk
pürüzleri yok eder; dikenleri gül eder, acıları haz eyler.

Ara sıra hüzünlen: Hüznün kalbine dokunmasına izin ver. Böylece bütün
mutlulukların ve zevklerin sonunda ayrılık çizgisine teğet geçip geri
döndüğünü görürsün. Hepimiz ayrılıkların kuşattığı bir adada şimdilik
yaşayan fanileriz. Hüzün, faniliğin ince sızısını kalbine hissettirdiği
için, seni ebediyete komşu eder. Hüznünü öldürürsen ölümü anlayamadığın gibi
hayatı da anlayamazsın.

Ve bir gün öleceğini bil: Kesinlikle öleceksin ve öldüğün gün anlayacaksın
ki, yaşadığın hayat, paydası sonsuzluk olan basit bir kesirden ibaretmiş.
Kesrin payında ne olursa olsun, ne kadar çok şey biriktirmiş olursan ol,
hepsi son işlemde sıfıra eşitlenir. Kesrin üzerine, yani bu dünyaya,
sonsuzluk cinsinden bir şeyler koyman gerekiyor. Yoksa “elde var sıfır”

Her gün yeniden uyan: Uyanmayı sadece gözünü açmak olarak bilen için, bir
şafak vakti ne kadar da sıradandır. Hayranlık duygusunu her gece iki göz
kapağının ardına sakladığı gözleri gibi her daim uykuda bırakan için, bir
gün doğumu “sabahın körü” olasıca karanlıktır. Kulluk heyecanını avucunda
tutamadığı bir kor gibi savurup söndüren için, bir seher vakti eğreti ve
tanımsız bir vakitsizliktir. Haydi aç gözlerini… Aç gönlünü… Şimdi ve
burada var olduğunu fark et. Var edildiğini fark et. Buraya, bu sabaha bir
insan olarak gönderildiğini bil. Bu sabahın senin için, sana özel olarak
yaratıldığını fark et.

 Uyan… Güneş senin için doğuyor…
Senai Demirci

Ey mazlumların, sadıkların ve âsiklarin Rabbi! Sevgili Resulünün hürmetine O’nun yetimleri olan bizleri; bu ümmeti iki cihanda azîz eyle…

 
Adı Aşk Olan
 
EY…

Âdem, su ile toprak arasında iken nebi olan!.. Ey insanların ve meleklerin kapısına sığındığı… Ey tevhidin kilidi ve anahtarı olan!.. Ey ümmetinden her ferdin, ayağını bir defa öpebilmis bir kum tanesi olmayı arzulayacağı Resul… Ey insanlığın iftiharı!.. Ey iki cihanın saadet güneşi; peygamberlerin bile şefaat için kapısını çalacagi gaye insan!.. Ey Allah Tealâ’nın seçkin yaratıp insanların arasına gönderdiği!.. Ey, seni tanımaksızın ve sana saygı göstermeksizin Allah Tealâ’nın kabul dergâhı kapısının açılmayacağı aziz Nebi…

EY…

İnceliği ve güzelliği karşisında kendi kabalığımızı ve çirkinligimizi gördüğümüz Fahr-i Kâinat… Ey Allah’ın Kur’an’la ismini yücelttiği hayâ ve edep kaynağı!.. Ey nurâni esasların kıblesi, nebilerin sonuncusu, resullerin efendisi… Ey var oluşun şerefine Allah’ın topyekûn varlığı hediye ettiği ilk ve son varlık nuru!.. Ey ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş mahzun peygamber… Ey bulutların başinın üzerinde şemsiye açtığı Cenab-ı Peygamber… Ey bir parmak işaretiyle ayı ikiye bölen, mucizenin ta kendisi!..

EY…

Allah kelâmına mecra bir çift kutsi dudağın sahibi… Ey Allah’ın Kur’an’ı Kerim’ de " Şüphesiz ki Allah ve melekler peygambere salâvat getirirler. Ey iman eden kimseler! Siz de O’na teslimiyetle salât ve selam edin." (Ahzab,56) diye buyurduğu âlemlerin iftihar kaynağı… Ey " Kim bir yazıda benim üzerime salâvat getirirse, ismim o kitapta devam ettiği müddetçe, melekler yazana istiğfar etmekten ayrılmazlar." diyen kutlu söz! Ey eskimeyen biricik yeni ve solmayan biricik renk! Ey çömertlik denizinin avuçlarında dalgalandığı Resul-i Ekrem!..

EY…

Hazret-i İbrahim’in duası, Hazret-i İsa’nın müjdesi! Ey: " Âlemleri senin için yarattım." hitabının muhatabı!.. Ey ümmetinden birisinin hataya düşmesinden, azaba duçar olmasından elemlenen rahmet peygamberi!.. Ey kendisini Rabbinin edeplendirdiği ve edebini en güzel şekilde eylediği evrenin şeref burcu!.. Ey ebedi saadet devletinin padişahı, kâinat sedefinin incisi!.. Ey müminlerin yüzünün akı, gözünün nuru olan emin peygamber!…

EY…

Meleklerin hayâsına gıpta ettiği sevgililer sevgilisi… Ey güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilen, yaratılmış en güzel insan!.. Ey Allah’ın kendisini miraçla şereflendirdiği, tekrar ashabının arasına dönerek yeryüzünü kendi miracına çikartan biricik sevgili!.. Ey Allah’ın en sevdiği olmak mertebesine yükselen, rütbelerin en ilerisindeki Peygamber-i Zîşan!.. Ey gül medeniyetinin mimarı, iki cihan serveri!… Ey iki kurbanlığın yetimi!…

EY…

" Allah’ım beni mahzun etme, bana vaadini lütfet." diye Rabbine yalvaran, Âlemlerin Rabbi’ne ulaşmak için en büyük vasıta olan Efendiler Efendisi… Ey Allah’ın Kuar-an’ı Kerim’de " Sen’in şanını ve adını (dünya ve ahirette) yükseltmedik mi?" (İnşirah,4) hitabının muhatabı!… Ey kendisine indirileni en güzel şekilde tebliğ eden!…

EY…

Dostu Ebubekir’in, mübarek naaşina bakarak: " Yaşarken güzeldin, öldügünde güzelsin, bir kere öldün, bir daha ölmeyeceksin!" dediği güzellik şahikası!.. Ey senden bahseden şairlerin, senden bahsetmekle şiirlerine şeref kazandırdığı!.. Ey şairlik edasına sığmayan, kalemin ve kelâmın anlatmakta aciz kaldığı… Ey düşmanlarının bile kendisinde kusur bulamadığı!.. Ey adı Allah’la birlikte anılan!.. Ey adı aşk olan!…

Hani ashabına: " Siz öyle bir zamanda yaşiyorsunuz ki, dinin onda birine uymazsanız helâk olursunuz. Fakat öyle bir zaman gelecek ki o zaman dinin onda birine uyan kurtulacak." demiş, onları uyarmış, bizleri müjdelemiştin. İşte sana o zamandan sesleniyorum ey Peygamberim…


Hani " Özlüyorum." demiştin de ashabın: " Anam babam sana kurban olsun ey Allah’ın Resulü, neyi özlüyorsun?" diye sormuştu. Sen de: " Âhir zaman kardeşlerimi özlüyorum." demiştin. İşte sana âhir zamandan sesleniyorum ya Resulullah. Tek özlemim ve ümidim senin bu hitabınnın muhatabı olabilmektir.

Hani o kutlu insanlardan o güzide ashabından olan, Ebu Nuayman birkaç defa karşina sarhoş çikmisti da Ömer celâllenip kılıcını çekmis: "Müsaade et şuna dersini vereyim ya Resulullah!" demişti. Sen ise onu tutmuş: " Bırak ey Ömer, o Allah ve Resulünü sever." buyurmuştun. Bunları yazan, Allah’ın ve Resulünün karşisında mahçup bir kul var ki; o Allah ve Resulünü sevmektedir.

Ey Mâlikü’l- Mülk olan Zü’l- Celâli ve’l- İkrâm

Ey kişi ile kalbi arasına giren, kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Kalbimi senin dinin üzerinde sabit kıl! Ey kulunu bütün yaratılmışlardan üstün kılan Rabbim! " Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve senin sevgine beni yaklaştıracak şeyi sevmeyi bana nasip et. Bana senin sevgini sıcak ve hararetli bir günde soğuk suyu arzulamaktan daha sevimli kıl."

Ey esrarına varılamayan, sırrına erilemeyen… Artık bizleri sana ve Resulüne mahçup olmaktan kurtar. " Ben onlardan razıyım…" dediğin, Resulünün " Ümmetim!" diye hitap ettiği, alnındaki secde izini aşkının mührü olarak taşiyan kullarından eyle. Kullarınla eyle…

Ey mazlumların, sadıkların ve âsiklarin Rabbi! Sevgili Resulünün hürmetine O’nun yetimleri olan bizleri; bu ümmeti iki cihanda azîz eyle…

Amin…

Murat Çeri