Âh! İnşirâh! Yâ Allah!..

İnşirâh, Yâ Allah!
Kalemin ve kâğıdın kaldıramayacağı, harflerin ve imlânın taşıyamayacağı bir dert var içimde. Çilenin ifadesine kalksam, mübalâğa ölü doğar dudağımdan. Kelimeler tefritte çoğalırken ifratta can verir bütün mânâlar. Ancak yine de yazının bedenine ihtiyacım var. Ruh, kara mürekkebin ucunda şimdi…
Keder, bütün zehirlerini sunuyor kadehime. Endişe, tüm zerrelerime varasıya dek kemiriyor hücrelerimi. Hüzünlerle örtülü gönül meclisimde sâkînin boynu bükük, peymânenin ateşi sönük… Ne dökülen meyin lezzeti var damağımda, ne de inleyen neyin ezgisi kulağımda… Derûnumda bütün ifâdeler tarifsiz ve bütün tarifler ifâdesiz… Nereye baksam acı, sancı, gam… Gün geçtikçe büyüyor kavgam. Âh ne yapsam? Ne yapsam da aralasam, aslında hiç kapanmayan kapıları…
“Melâle âşina bir nesil” de gelse, bilirim, benim elemime lâl kesilir dilleri… Bilirim, ben yine kendimleyim. Gönül âyinemde kendimi seyrettim de, ahvâlim nihâyetinde tek kelime: Çile! Şimdi dolansam kırk zeytin ve bir testi su ile. Nâfile…
Hani hikâyedeki gibi… Son haddine varasıya kadar suyla dolu bir bardağın üzerine konan gül yaprağı olsam. Girsem kapından. Âh ne yapsam? Ne yapsam da aralasam aslında hiç kapanmayan kapıları…
Bunca dert ve onca kasvetten sonra kapanmayan kapıların son/ucundayım. Ey bana şahdamarımdan daha yakın olan Allah’ım! Şüphesiz Sen beni benden daha iyi bilensin. İnşirâh! Koca bir okyanusum, her damlası günah kokan bir suyum. İnşirâh!..
Yûnus diyor ya:
Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı
Tak etti bu gönül darlığı, dilimin tokmaklarına dayandı.
İnşirâh! Yâ Allah!

Hata ettim ve nihâyet Sen’in kapına geldim. Değil mi ki Sen; “Sen’in göğsünü açıp genişletmedik mi?” diyensin. “Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?”, “Sen’in şânını yükseltmedik mi?” kelâmını işitip de bir alev gibi titrememek, bir zelzele gibi kalbi titretmemek elde mi?
Sevgili… Kelâmının her bir kelimesini kendine yâr edinen bu fakîr, kendini yalnız hissedebilir mi, ey Sevgili? Ben kendimi bıraktığımda bile beni bırakmayan ilâhî müjdeni sol yanımda taşıyorum. Yâ Mevlâ, dünyâ denen bu zindânda ancak böyle yaşıyorum. Hücremde… Kimse bilmez; sırrı ifşâ eden kamışların sesi her ân yankılanır içimin vâdîlerinde, gül kokusu getiren sabah melteminin âsûde esintileri yayılır içimin vâdîlerine. Kimse bilmez, bu dîvâne nasıl yaşar kalp kalesinde…
Dünyâ bana büyük, dünyâ bana yük… Koca âlemi omuzlarıma, gönül âyinemi avuçlarıma koyuyor; ah yine de ağır basan ve cam kırıklarıyla parçalanan ellerimi kurtaramıyorum. Yaralarımı kendim saramıyorum. Soramıyorum sana ey her şeyimi, her zerremi bilen Rabbim… Ancak yine de bir cevap buluyorum kelâmında:
“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”
“Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”
“Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.”
Ne olur, kuşat fikrimi hikmetinle. Ne olur, donat gönlümü muhabbetinle. Ve gayret… Bir işi bitirip diğerine koyulmam için bana gayret ihsan et, ne olur… Hayretimle geldim aslında hiç kapanmayan kapıların önüne. Kalbimi ve beynimi, hissimi ve fikrimi… Sîretimi, sûretimi… Benliğimi, kimliğimi eritip de geldim kapına. İnşirâh! Kapına geldim. Bir alev topu gibi yana yana geldim. Sana geldim. “Ancak Rabbine yönel ve yalvar.” diyen Sen değil miydin? Nihâyet Sana yöneldim. İnşirâh! Yâ Allah!
Gönül ferahı istesem de, gönül refahı dilesem de bezm-i elestten bilirim güle kan, bülbüle figan düşüren hisseyi. Âşık ve maşûk ayırmaksızın herkese; «Belâ!» dedirten o suâli… “Elestü bi-Rabbikum?” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” “Belî…” Bundan gayrısını kabul etmez lügatim ve bundan başkasına dönmez dilim. İllâ belâ… Dünyâ sayfasında önüme bir mürekkep karalığıyla dökülen her belâ, süveydâ gibi, mücellâ bir ayna gibi durur sol yanımda. Sol yanım şerha şerha, elif elif… Ve o kadar muhtaç ki genişletip ferahlatmana…
Yâ Allah! Biliyorum vebâlim çok. Anlatmaya mecâlim yok. Adının ezelî ve ebedî hürmetine bir âh çeksem yetecek hâlimin ifâdesine: Âh! İnşirâh! Yâ Allah!..
Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge,
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı!
diyen Fuzûlî kadar,
Kimsesiz bir kimse yok her kimsenin var kimsesi,
Kimsesiz kaldım meded ey Kimsesizler Kimsesi!
diyen Avnî kadar kimsesizim cihan denen zindanda.
Yâ Velî!.. Bir tek Sen varsın. Varsın ateşin bütün bedenimi sarsın. Sen bana iki dünyâda tek yârsın. Bu hakîr, bu fakîr ne yapsın da adım atsın râhına. Bunca dert, kasvet ve kederden sonra muhtacım inşirâhına.
Yâ Allah… İnşirâh! İnşirâh!
Senem Gezeroğlu
Yüzakı Dergisi

12 Yanıt

  1. ALLAH razı olsun… çok güzel bir yazı…Allah\’a emanet ol…

  2. Yâ Allah! Biliyorum vebâlim çok. Anlatmaya mecâlim yok. Adının ezelî ve ebedî hürmetine bir âh çeksem yetecek hâlimin ifâdesine: Âh! İnşirâh! Yâ Allah!..mevlam razı olsun oğul. gönlüne sağlık. selam ve dua ile..

  3. İnşirah ya Allah! Sebepler sûkut etti..La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin..

  4. Ey bana şahdamarımdan daha yakın olan Allah?ım! Şüphesiz Sen beni benden daha iyi bilensin. Koca bir okyanusum, her damlası günah kokan bir suyum. Yûnus diyor ya: Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığıTak etti bu gönül darlığı, dilimin tokmaklarına dayandı. İnşirâh! Yâ Allah! Hata ettim ve nihâyet Sen?in kapına geldim. Değil mi ki Sen; ?Sen?in göğsünü açıp genişletmedik mi?? diyensin. ?Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı??, ?Sen?in şânını yükseltmedik mi?? kelâmını işitip de bir alev gibi titrememek, bir zelzele gibi kalbi titretmemek elde mi? Sevgili… Kelâmının her bir kelimesini kendine yâr edinen bu fakîr, kendini yalnız hissedebilir mi, ey Sevgili? Yakub?un Yusuf?a olan özlemi gibi,Suyun toprağı, ırmağın denizi,Tohumun toprağı, bebeğin annesini,Aradığı gibi senin aşkını arıyoruz,Işık ver gönlümüze, kurtuluş bekliyoruz.******************************************Yüreğine sağlık can kardeşim,selam ve dua ile….

  5. İnşirâh…İnşirâh…İnşirâh…Hâra düştüm,dilime kan değdi yüreğime od.Dâra düştüm Ey Rab bana bir inşirah..Ah-u efgânımı bir dinleyiver, bu gece çok karanlık…katran karası olmuş göğsümü bir açıver…Daraldım…Bir bakıver..Yüreğine ve emeğine sağlık can abim Allah c.c. Razı Olsun…

  6. “Çıplak çıkarsa sözSadra inşirah gerekMevsimi sarmışsa güzVakte inşirah gerekTene saplanmışsa gözAkla inşirah gerekKüllenmişse kalbde közRuha inşirah gerek…” İnşirah ,İnşirah,İnsirah ayet ayet ferahlamaya geldim. N\’ola, ahh n\’ola Ya Rab , ben Sen\’de kalmaya geldim. Bir İnşirah ayeti kadar Sana yönelmeye geldim RABBiM sana yonelisimizi kabul buyur… emeğine sağlık abim AllaH Razı Olsun…

  7. NE OLUR RAZI OL SEVGİMDENNe olur, ne olur razı ol sevgimden! Sevdanı yüreğe sığdıramadım ey Kebir!Sana layık olamadımBelki başka sevdalar da koydum yüreğimeAma hiçbirini Sana denk kılmadımSevdanı alma bendenNe olur, ne olur razı ol sevgimden!Dilime gereğince dolayamadığım zikrini alma bendenYoksa çıkar bu kirli ruh, bu garip bedenden.Sana layık değilken gelir Sana,Layık olamayacağını söyleyemeden.Bu halde Sana varan ruh,Ardında kaç " vah! " bırakır, kimbilir kaç " Yuh !! "Miracım yapamadığım namazlarımı alma bendenBeni öyle boş, öyle yoksul, öyle viran bırakma.Tüm hatalarıma, tüm kusurlarıma rağmen,Huzurundan kovma; bağışla…Sana yakınlığımı anlayamadığım secdelerimi alma ne olur!Sonra bu gafil, bu ahmak başı neyle örselerim?Ne sunarım Sana başka, "bu Sana, yalnız Sana" diyebileceğim?Yüceliğine karşı olan aczini nasıl anlatırım,Neyle anlar başka, bu kibirli nefsim?Merhametini gereğince hissedemediğim dualarımı alma benden.Alıp ta değersiz, önemsiz, bilmeyenlerden eyleme,Eyleme ki, dualarım da olmazsa Sana neyle gelirim,Ne kalır ardımda, önüme ne katarım ey Rabb\’im!!Hadsiz nimetlerine yetiremediğim şükrümü alma benden.Beni sevmediğin nankörlerden etme,Verdiklerini görmeyen körlerden,"Hala şükretmezler mi?" deyip te küçülttüklerinden eyleme.Senin gözünde küçülürsem, halim ne olur, çarem ne?Biliyorum ki daha ötesi yok Es-Samed\’den.Biliyorum ki her umut, her ümit Sen\’den.Biliyor ve Sana sığınıyorum.Boş çevirme kapından,Boş çevirme ümidindenBitmeyen rahmetinin bir katresini:"Şehadetini" alma son nefesimden !!! emegine saglık kardeşim selam ve dualarımla.

  8. Ne olur, kuşat fikrimi hikmetinle. Ne olur, donat gönlümü muhabbetinle. Ve gayret… Bir işi bitirip diğerine koyulmam için bana gayret ihsan et, ne olur… Hayretimle geldim aslında hiç kapanmayan kapıların önüne. Kalbimi ve beynimi, hissimi ve fikrimi… Sîretimi, sûretimi… Benliğimi, kimliğimi eritip de geldim kapına. İnşirâh! Kapına geldim. Bir alev topu gibi yana yana geldim. Sana geldim. “Ancak Rabbine yönel ve yalvar.” diyen Sen değil miydin? Nihâyet Sana yöneldim. İnşirâh! Yâ Allah!Artık bunun üstüne kelime bulamıyorum sevgili kardeşim,çok güzel bir paylaşım Allah razı olsun selametle A.e.o

  9. İnşirah DuasıEy Yalnızların, Kendi Başına Kalmışların Arkadaşı,Ey Mutsuzluğa Düşmüşlerin Yardımcısı,Ey Yoksulların Zenginliği,Ey Zayıfların Gücü,Ey Fakirlerin Hazinesi, Gariplerin sığınağı,Ey Tek Güç Ve Kudret Sahibi,Ey İhsanıyla Tanınan Keremi Sonsuz Rabbim,Efendimiz Ve Yakınları Hürmetine Sıkıntılarımı Gider.Ey Rabbim Sen Sıkıntılarıma Karşı Hazırlığım,Musibetim Anımda Ümidim,Yalnızlığımda ArkadaşımsınGurbetimde Dostum,Kederli Anımda Beni Ferahlatansın.İhtiyacım Anında Yardımıma Koşan,Zor Anlarımda Sığınağımsın.Beni Korkuların Karanlığından Kurtaran Aydınlığımsın.Ey Rabbim Sen Şaşkınlığımda Bana Yol GösterensinBiliyorum Rabbim Sen Günahlarımı BağışlayanAyıplarımı Örten, Sıkıntılarımdan KurtaranKalbimi Sevginle Süsleyensin.Sen Kalbimin Hem Tabibi Hem Sevgilisisin.Sen Ki Şaşkınlara Yol GösteririMuhtaçlara Yardım EderKorunmak İsteyenleri Korursun.ALLAH’ım , Ben Senin KulunumKulunun Çocuğuyum.Görüyorsun ki Rabbim Sıkıntılıyım.Bildirdiğin Ve Gizlediğin Tüm İsimleriniVe Kur-An’ı Kerim’i Kalbimin BaharıGönlümün Nuru , Sıkıntılarımın İlacı Yap.Ruhum Susamış Suya , Kalbim özler seniGözlerimi Senin Sevdiğin Şeylere ÇevirdimKulaklarımı Seni Çağıranın Ülkesine BıraktımVe Susayan Bir Toprak Gibi Bitkin KaldımKalbimi Senin Yoluna KoydumVe Ellerimi Senin Dergahına AçtımBundan Sonra Da Sana GelecekSenden İsteyeceğimGüneş Ve Ay Senin Nurundan Almış NasibiniGüneş Senin Sevginden Böyle AteşAy Böylesine MahzunIrmaklar Senin Hasretinden Böyle ÇağlarDeniz Bu Ayrılıktan Böyle Deli Böyle DalgalıHep Hüzünlü Hep AğlamaklıKuşların Ümidi SenBitkilerin neşesiÇiçeklerin Rengi SenVe İnsanların Hiç Bitmeyen Duası SenMevla’m Bizi Biran Olsun terk etmeSevgin İçimizde Hep Uyanık KalsınYolun Rasul’ün Yolu Olunca Ondan Başka Kime Bel BağlayayımRabbim ALLAH’tır BenimNurum Ve Kurtuluşum Ondan GelecekÖyleyse o’nu Bırakıp Kime GideyimGünahla Örtülmüş Varlığım İçinde Bir o’nun Özlemidir Beni YaşatanŞefaatim o’nun Dilindeyken o’nu Bırakıp Kimi DinleyeyimMevla’mBeni Kendine Dost Seçinceye Kadar YaşatVe Aşkınla Yandığım Biranda Al CanımıAl Ki… Ölüm!!! Aşkımın Adı Olsun.Ey Rabbim, Ben Ki Günahı Sevabından ÇokAklı Dünyaya TakılmışKalbi Fani Şeylere Anmış Bir ZavallıyımAma Sen Öyle Nur Öyle Rahmansın Öyle Güzelsin KiNe Olur Rabbim Senden Uzak Kalan Şu Kulunu Kendine Yakınlaştırİmanınla Dirilt.Ey Sevdiklerini Sevindirmekten Hoşlanan RabbimSana Açılan Ellerimi Geri ÇevirmeKalbime Aşkınla Tecelli Et KiSenden Başka Hiçbir şey Kalmasın O KalpteSenden Başka Hiçbir şeyi Olmayacak Kadar Zengin Eyle BeniHer şey de Seni AnmayıHer şey de Seni Görmeyi Nasip Eyle.Bana İsimlerinle Güç Ver Ey RabbimO İsimlerin Ki Kalplerin NuruHiçbir şeyi Olmayanların gururudur.Ey Rabbim Bize İsimlerinin Hakikatini Göster.Bizi Sensiz Bir An Bile Yaşatma.ALLAH’ım SANA MERYEM İN TEMİZLİĞİ İLE GELMEK İSTİYORUMGünahlarla Kirlenmeme İzin Verme.Sana Musa’nın Duası İle GeliyorumŞeytana Uymam İçin Peşimden Koşanlardan Beni Kurtar.İsmail’in Tevekkülü İle Boynumu Büküyorum.Beni Ve Soyumu Sana Kul Olarak Yaşat.Sana İsa’nın Ruhu İle Geliyorum.Beni Katına Almanı Diliyorum.Sana Yunus’un Duası İle Yalvarıyorum.Beni Yutan Nefsimin Karanlıklarından Kurtarmanı Bekliyorum.Rabbim, Sana Yusuf’un Gömleği İle Geliyorum.Beni Düştüğüm Ümitsizlik Kuyusundan Çıkarmanı Diliyorum.Sana Muhammed Mustafa’nın Kulluğu İle Geliyorum.Beni Miraca Çıkarmanı Bütün Sıkıntılarımı Gidermeni Diliyorum…S.A. CAN BIRA GÜZEL Bİ PAYLAŞIM OLMUŞ YÜREĞİNE SAĞLIK OLSUN BUGÜN BENDE BU EKLEDİĞİM DUAYI BLOGTA PAYLAŞMIŞTIM…DURSUN ALİ ERZİNCANLI ÇOK GÜZEL OKUMUŞ DİNLEMENİ TAVSİYE EDERİM…BURAYA DA EKLEYEYİM DEDİM BU YAZININ YANINA YAKIŞIR…AEO…KİB…ESKİŞEHİR\’DEN BATMAN\’A OKYANUSLAR DOLUSU SELAM VE DUALARIN EN GÜZELİNİ YOLLUYORUM…VESSELAM…

  10. ne zaman nereye gitmedimse hiçkimseyi de incitmedimse konular birikti kendiliğinden; ben ne kadar biriktirmedimse.. ÖZDEMİR ASAFHayırlı geceler Ahmed kardeş…

  11. Kurtuluşa gelin Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:8 Cennetin, 8 kapısı ve 8 anahtarı vardır. Bu anahtarlardan birincisi, beş vakit namaz kılan müminlerin imanıdır. İkincisi, Besmele-i şeriftir. Altısı da, Fatiha-i şerifenin içindedir. Fatiha suresinde zaten 6 âyet-i kerime var. Allahü teâlâ, her namazda bize Fatiha-i şerife okutuyor. Müslüman namaza durduğu zaman Cennetin 8 kapısı birden açılır; çünkü imanı olan namaza durur. Namazda her rekâtta Besmele okunur. Anahtarlardan ikisi bunlar. Diğer altısı da Fatiha-i şerifede gizli. Her namazda da, her rekâtta da Fatiha-i şerife var. İşte Müslüman namaza durduğu zaman 8 Cennetin 8 kapısı açılır. Namazdayken vefat etmek büyük nimettir.Birisi bizim istediğimizi yapmasa, hayır dese, çok kızarız ki, biz bir kuluz, o da bir kul. Hâşâ, ne onun hücrelerini, kalbini çalıştıran biziz, ne de onun rızkını veren biziz. Hele bu söz dinlemeyen, evladımızsa, daha çok kızarız. Allahü teâlâ, (Bütün kullar benim ıyalim) buyuruyor. Yani hâşâ, benzetmek gibi olmasın, bir aile efradı nasılsa, bütün kullar öyle. Böyle bir yüce Rabbe karşı ki, Cenab-ı Hak, (Eğer benim size verdiğim nimetleri yazmak için, bütün ağaçlar kalem olsa, bütün denizler mürekkep olsa, bu nimetleri yazsa, deryalar biter, yine benim verdiğim nimetler bitmez) buyuruyor. Güneş, ay ve bütün yıldızlar, topraktaki bütün bitkiler, bütün böcekler, havadaki mikroplar, karadaki ve denizlerdeki hayvanlar, kâinatta aklımıza gelebilen ne varsa, Allahü teâlâ, (Bunların hepsini sizin istifadeniz için yarattım) buyuruyor. Bundan mutlaka dolaylı veya dolaysız, insanlara fayda vardır.Namaz kılmayan bir insan, böyle yüce olan Allah’a, bize bu kadar nimetler bahşeden Rabbimize, hayır diyor, ben gelmiyorum diyor. Ezanda, (hayye-alel-felâh) yani kurtuluşa gelin deniyor. Kurtuluşun namazda olduğu bildiriliyor. Namaz kılmayan ise, (Ben gelmiyorum) diyor. Öğleyin, ikindi, akşam, yatsıda bir daha, gelin kurtuluşa… Namaz kılmayan ise yine, (Ben gelmem) diyor. Yani boğulmakta olana diyorsunuz ki, uzat şu elini, seni boğulmaktan kurtaracağım, vermiyorum diyor. Yahut da damdan düşmek üzere olan adama, gel diyorsunuz, elini tutacağım, gelmiyorum diyor. Ne deriz sonunda. Kardeşim ne yapayım, bu kadar el uzattık. Ömrümüz boyunca kurtuluşa gel deniyor, gelmiyor. Ondan sonra da çukura düşüyor. Sonra da, (Ya Rabbi niçin attın beni buraya?) diyecek, hiç böyle şey olur mu?

  12. Ele geçen şeyin tadı, tuzu, değeri oraya varmak için çekilen yol zahmeti kadardır. Çölün tozunu yutmayan, dilini dudağını çöl güneşinde çatlatmayan Zemzemin lezzetini bilemez, ömür boyu hayalini kurmayan Kâbenin kadrini tartamaz. O halde önce yan ki su seni kandırsın, acık ki ekmek damağında bir lezzet bıraksın. Özle ki bulduğunda gerçekten bulmuş olasın.Hz Mevlana Selam ve dua ile ahmed kardeşim.Baki muhabbetle..

Yorum bırakın