Bize geniş zamanlarda kapında sabahlamayı öğret Rabbim. Nisyandan koru bizi. Tan yeri ağarırken gönlünde kandiller yananlardan, gönül ışığı parlayanlardan, Seninle olanlardan eyle…

Bir Arz-ı Hal

 

Rabbim!

Hamd Senin için Rabbim. Yerin, göğün ve onlarda bulunan her şeyin nurusun Sen…

Hamd Senin için Rabbim. Yerin, göğün ve onlarda bulunan her şeyin varlığına hayat verensin Sen.

Hamd Senin için Rabbim! Yerin, göğün ve onlarda bulunan her şeyin malikisin Sen.

Hamd Senin için Rabbim! Hak Sensin… Va’din haktır. Seninle buluşmamız haktır. Sözün haktır Senin. Cennet haktır. Ateş haktır. Habercilerin haktır… Muhammed (s.a.) haktır. Sana teslim oldum Rabbim! Sana iman ettim. Sana tevekkül ettim. Sana yöneldim. Senin için mücadele ettim. İşlerimde Seni hakem tuttum. Beni bağışla Rabbim, geçmişteki gelecekteki, açık ve gizli yaptıklarımı bağışla… Sensin öncenin öncesi, sonranın sonrası… Senden başka tanrı yok Rabbim.

Ancak Sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz Rabim…

Bağışlama diliyorum Senden… Bağışlama diliyorum, bağışlama diliyorum yüce, kerem sahibi, rahmet sahibi, eşi ortağı bulunmayan, hayy ü kayyum olan Rabbim! Tevbe ediyorum Rabbim.. Tevbe gücünü vermeni diliyorum Senden, bağışlama diliyorum, yol doğruluğu, yol aydınlığı diliyorum… Sensin insanı tevbe çağlayanında yıkayan, Sensin derin rahmetlere garkeden… Nefsine zulmeden, nefsine güç yetiremeyen bizim gibi biçareleri, ölüme, dirime, mahşere yönelirken rahmetlere garkeden Sensin…

Senin kapındayım Rabbim; tazarruan ve hufyeten… Derin yakarışlar içinde, gecenin sardığı yalnızlıklarda Sana yöneldim. Kapına geldim…

Sen benim Rabbimsin, Allahım… Sen’den başka ilâh yok. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Sana verdiğim sözde duruyorum, gücüm yettiğince Sana vadettiğim noktadayım Rabbim. Yaptığım işlerin kötülüklerinden Sana sığınırım. Verdiğin nimetleri, yaptığım kusurları da itiraf ediyorum. Günahımı bağışla Rabbim, günahı Senden başka bağışlayacak olan yoktur."

Gözyaşlarımız, Bedir’de Secde’ye kapanıp Sana yakaran kulun ve Rasûlün Muhammed’in gözyaşları kadar saf ve duru değil belki…

Onun dediği gibi "Eğer şu mü’minler helâk olursa, yeryüzünde Sana ibadet eden kalmaz" gibi naz makamında kapını çalma cesaretimiz yok muhakkak…

Ama "Duanız olmasa Rabbim sizi ne yapsın" diyen de Sensin Rabbim…

Bize duayı öğreten Sensin… Rahman ve Rahim sıfatlarını Sen yazdın kalblerimize… Umutları Sen yazdın. Ye’sten korunmayı Sen yazdın. "Dua edin, cevap vereyim" diyen Sensin… "Vadinde hulfetmeyen" Sensin… Hazineleri sonsuz olan sensin…

Duamız var ve Senin kapında bu dualı halimize güveniyorum Rabbim…

Bize rahmetini yağdır, toprağımıza, insanımıza…

Aç rahmet kapılarını Rabbim.

Bize hastalıksız kalbler ver.

Bize Seni sevecek yürekler ver… Bize Senin sevdiklerini sevecek yürekler ver…

Bize kulun ve Rasûlün Muhammed’in dualarında istediklerini ver…

Ona Uhud’u sevdirdiğin gibi bize de sevdir dağı, taşı, kuşu, çiçeği…

Çocuğu sevdir bize, kadını sevdir, mazlumu sevdir…

Güzelliği sevdir bize… Güzelliği idrak etmeyi lütfet.

Mü’minleri sevdir geçmiş ve gelecekteki… Mü’minlere karşı gönüllerimizde en küçük karışıklık, muğberiyet bırakma…

Biz, zayıf varlıklarız. Dar zamanlarda dualarımız, yakarışlarımız sular-seller gibidir. Fırtınalı sularda kapına yığılırız. Tüm insanlık, kapında çığrışırız, "Rabbim, Rabbim" çığlıkları sarar yeri-göğü…

Sonra unutmak da bizim nisyanla malül tabiatımızın eseri…

Bize geniş zamanlarda kapında sabahlamayı öğret Rabbim. Nisyandan koru bizi. Tan yeri ağarırken gönlünde kandiller yananlardan, gönül ışığı parlayanlardan, Seninle olanlardan eyle…

Zulümle ve zalimle imtihan etme bizi Rabbim…

Bize acımayacak olanı başımıza musallat etme.

Merhametsizlere güç-kudret verme Rabbim.

Özlemlerle, hasretlerle kavrulan dudakları suya kandır Rabbim. Mazlumu çoğalan bir dünyadayız, sabır yağdır üzerimize, bize tahammül gücü ver, tahammül edemeyeceğimiz şeyle imtihan etme bizi Rabbim.

Eleğin üstünde kalanlardan eyle zor zamanlarda…

Bizi yarın Senin huzurunda, habib-i edibin Muhammed’in huzurunda, güzel mü’minlerin huzurunda, utanacağımız şeylerden koru Rabbim.

Bizi yarın, o zor günde, birbirimizden kaçacak haller içine düşürme Rabbim. Elimizin, ayağımızın tanıklığından kaçacak hale getirme bizleri…

Hep fakiriz, Sana muhtacız Rabbim…

Mülk Senin, kudret Senin… Hayatımız, mematımız Senin kudret elinde…

Rahmetine, merhametine, mağfiretine, nusretine, hıfzına muhtacız Rabbim, koru yolunda olanları, nusret ver onlara…

Bize güneş ver ay ver, yağmur ver, kar ver Rabbim, bize çiçek ver, bize renk ver, koku ver, güzellikler ver…

Ağaçlarımızı koru Rabbim, yollarda seyredenleri koru, hasta yatağında Sana yönelenlere şiffa ver, çocukları, yaşlıları, gençleri koru…

Bize göz aydınlığı ver… Deryalar gibi gönül genişliği, gönül ferahlığı ver…

Bize tebessüm ver Muhammed’in güzelliğinden kalma…

Bize infak duygusu ver. Bize diğergâmlık ver…

Bizi cimrilikten koru Rabbim. Öfkeden koru. Kıskançlıktan koru… Hasedden, riyadan, kendini beğenmekten koru…

Gafletten koru bizi… Senin bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu hissetmediğimiz anlardan koru…

Kalblere hükmeden Sensin… Alemlere rahmet olarak yarattığın insan bile Sana "Ey kalbleri evirip çeviren Rabbim, benim kalbimi Senin dinin üzere sabit kıl" diye dua ediyor. Kalbimizi dininle birlikte yaşat Rabbim.

Namazlarımızı, seninle buluşma ânı eyle…

Tekbirlerimizi, tehlillerimizi, tesbihlerimizi kalben idraki nasib eyle…

Çocuklarımız Senin emanetin… Bize imtihan kıldın onları… Bu imtihanda utanç olmasın nasibimiz Rabbim. Onları Senin yolunun yolcuları, Senin sevginin sevdalıları yap. Bizim yüzümüzden onlara dünya ve ahirette mahrumiyet yaşatma Rabbim. Sana emanet ediyoruz, Sana teslim ediyoruz onları… Saadet ver onlara iki cihanda…

Yuvalarımızı rahmetinle kuşat Rabbim. Bu dünyadan ötekine saadet taşıyan insanlar kıl bizleri…

Eşlerimizi göz aydınlığımız kıl… Ruhumuzun durulduğu iklime dönüştür sevgilerimizi…

"Yol arayın, diyorsun Sana…"

"Dua edin" diyorsun…

İşte dualarımız, işte yol arayışımız… "İhdina!… Bize yol göster Rabbim.!" Sen bize Doğru yolu göster… Sen göstermezsen, Sen bizi yolunda tutmazsan, biz bulamayız, biz yolnda duramayız.

Kitabını kılavuz kıl bizlere… Yüreğimizin mihengi olsun kutlu Kitabın…

Peygamberini ebedi rehber…

Onunla yolculuğumuz Hamd Sancağının altına kadar sürsün…

Muhammed’in muhabbetinden bir ışık ver gözlerimize, gönüllerimize… Sevgilerimiz O’nun sevgisinde mayalansın…

Rabbim, dilimize güzel dualar öğret… Sana ula?acak dualar…

Rızanı istiyoruz Rabbim. Bütün ezikliğimize rağmen rızanı… Seni hoşnud edemezsek dünyaya gelmenin ne anlamı olur?

İnsan yarattın bizi… İnsan olarak huzuruna gelmeyi, insan olmaktan hoşnud olmayı nasib et bizlere… "Keşke toprak olsaydım" dedirtme bizlere…

Meleğin Müslüman olarak alsın canımızı Rabbim… Sana kavuşmayı düğün-bayram sayanlardan eyle bizi… Mahşer aydınlığında yaşat bizleri…

Yüzümüzü Sana döndük Rabbim, Sana teslim olduk… Kalbimizi duasız bırakma… "Attığın zaman sen atmadın, Allah attı" buyuruyorsun, lâ havle vela kuvvete illâ billahil aliyyil azîm… Her şeye kadir olan Sensin…

Ahmet Taşgetiren

29 Yanıt

  1. Sen benim Rabbimsin, Allahım… Sen\’den başka ilâh yok. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Sana verdiğim sözde duruyorum, gücüm yettiğince Sana vadettiğim noktadayım Rabbim. Yaptığım işlerin kötülüklerinden Sana sığınırım. Verdiğin nimetleri, yaptığım kusurları da itiraf ediyorum. Günahımı bağışla Rabbim, günahı Senden başka bağışlayacak olan yoktur." ÇOK GÜZEL BİR DUA…YÜREKGİMDEN ÇOŞAN KOCAMAN BİR AMİNNN DİYORUM….ALLAH RAZI OLSUN AHMET KARDEŞİM…

  2. Ey \’ ım, kalbimi nifaktan, amelimi riyâdan ve gözümü hıyânetten arındır. Ey \’ım, günahlarımı affet, rızkımı bollaştır, huyumu güzelleştir, verdiğin rızıkla beni kanaatkâr, kazancımı da pak eyle. Nefsimi bana vermediğin bir şeyin peşinde düşürme. Sen benden razı olmadıkça da beni dünyadan alma. Ey \’ım, ömrümün sonunu, ömrümün en hayırlı bölümü yap, en son işlerim, amellerimin en hayırlıları, sana ulaştığım gün de en hayırlı günüm olsun.. Amin Amin Amin

  3. Kayıyorum, tökezliyorum, düşüyorum… Yolumu kaybediyorum dünyaçıkmazdında.. Yerim burası değil biliyorum, yine de kanıyorum…YanıyorumEy yerlerin ve göklerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi,ben\’im Rabbim.. Ellerimi Senden başka uzatacak kimsem yok, kimeuzatsam açıkta kalıyorbir parçam, kime dönsem yüzümü yönlerkayboluyor. İki adım sonrası yar, üç adım sonrası mechul.. Sanagetirecek sokaklar çıkmaza dönüyor.ben girince;ben girince Sengidiyor musun?Rabbim, çaresizliğimi bileli çok olmadı… Çok olmadı eşiğine kapanıpgözyaşı dökmeyi isteyeli.. Olmuyor ALLAH\’ım.. Bir şeyLer hep eksikkalıyor. Sana gelirken, Sana gelmekten başka yolum olmadığını bilerek,gelirken.. Bir şeyler eksik.. Güzergâhım engebeli..Issız..Düşsemtutan olmayacak.. Yorgun başımı dayasam bir dağa, üzerimden yolgeçecek. Kimse görmeyecek beni Rabbim. Kimse kimsenin derdi değil,benim Rabbim Sensin.. Atarsan beni tutacak yok, bırakırsan düşerim…Ben..Cümlelere küçük harfle başlayıp, büyük harfle bitirmeyi marifetsanan zavallı..Oysa nokta koymayı bile bilmiyorken…Ve sadecelüzumsuz ne varsa, ne varsa zayi ettiren, yiyip bitiren ne varsa onuseçen.. Düşüp düşüp düşerken… Hep düşerken uslanmadan yine dedüşmeyi tercih eden..Nefisperest…Ben…Uyandır beni rehavetimden.. Günhkârım, utanç içinde kızarıyoryanaklarım huzurunda.. Senden istemek ağır geliyor, ama başka kapımyok… Gidecek kimse yok, kalakalıyorum karanlıklarda…\’ALLAH\’ım…\’Yaratan, rızık veren, yol gösteren… Rahmetini kimseden esirgemeyenRabbim.. Düşe kalka kanamışken, yitmişken.. bitmişken.. Senin sözlerinyetişiyor imdadıma:\’ Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var\’Ama öyle ağır ki omuzlarım, öyle ağırlaşmış ki parmaklarım; ellerimisemâya döndüremiyorum… Ellerim kızarıyor.. Kalbim kanıyor.. Aciz,gafil, günahkar gözlerim utanıyor.. \’Ya beni istemezse..?\’ diyeçırpınırken sözlrim.. Yine Sen yetişiyorsun imdâdıma.. Kimim var kizaten, Senden başka..\’Bana dua edin, icâbet edeyim\’Sana, sana güvenerek geliyorum ALLAH\’ım… \’Beni bırakma, uçurumlara..\’\’tut ki… Edemem Sensiz\’yer Senin, gök Senin.. ben Senin.. yollar Senin.. bana en yakınbildiklerim Senin.. Sen istemezsen kime giderim? Düşsem kim tutarelimden? Kim sarar yaralarımı?Rabbim gözyaşlarım kupkuru, ama yüreğim ıslak Rabbim..Ağlayamadığımiçin utanıyorum, günâhlarımı dökemediğim için.. Ağırlığımı taşıyamıyorgüçsüz bedenim, belim bükük bu yüzden.. Sırtımda hata kamburum..Alnımda gaflet çizgileri.. Yüzüme bakılası değil…Ama senden başka kimim var benim? Kime giderim?…\’Tut beni ALLAH\’ım, tut ki, edemem Sensiz…\’selam ve dua ile abim …

  4. بسم الله الر حمن الر حيم Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. O birdir. Eşi ortağı yoktur. Mülk, O’na âittir. Hamd, O’na mahsustur…Ey Allahım! Kabir azâbından, kalbin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından sana sığınırım!Ey Allahım! Rüzgârların getirdiği âfetin şerrinden sana sığınırım! Ey Allahım, gözümde bir nûr, kulağımda bir nûr, kalbimde bir nûr yarat! Ey Allahım, göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır!Ey Allahım! Kalbe vesvese veren şeytandan, işlerin karışıklığından, kabir fitnesinin şerrinden, gecenin getirdiği şeylerin şerrinden, gündüzün getirdiği şeylerin şerrinden, korkunç rüzgârların getirdiği âfetlerin şerrinden, zamanın nöbet nöbet gelen mihnet ve belâlarının şerrinden sana sığınırım!Ey Allahım, sağlığın hastalığa çevrilmesinden, birden bire gelip çatacak azâbından ve bütün gazâbından sana sığınırım!Ey Allahım! Beni hidâyetine ulaştır. Geçmişimi, geleceğimi bağışla! Ey başvurulacakların en hayırlısı! Kendisinden istenilenlerin en keremlisi, en çok vereni!Ey Allahım! Sen, sözümü işitiyor, yerimi görüyor, gizli, açık neyim var ise biliyorsun. İşlerimden hiç biri sana gizli değildir. Ben çâresizim, yoksulum. Senden yardım ve eman diliyorum.Korkuyorum. Kusurlarımı îtirâf ediyorum. Bir çâresiz, senden nasıl isterse, ben de öyle istiyorum. Zelîl bir günahkar, sana nasıl yalvarırsa, ben de öyle yalvarıyorum.Yüce huzûrunda boynunu bükmüş, senin için gözlerinden yaşlar boşanan, senin uğrunda bütün varlığını zelîl eden, senin için burnunu topraklara sürten bir kulun sana nasıl duâ ederse, ben de öyle duâ ediyorum!Ey Rabbim! Duâmı kabûl buyurmaktan beni mahrûm eyleme. Bana Raûf ve Rahîm ol! Ey istenilenlerin en hayırlısı ve verenlerin en keremlisi!..Ben, sana her an muhtâcım. Senin ise, bana hiç ihtiyâcın yok. Sen, ancak yaratanım olarak beni bağışlar, affedersin.ALLAH razı olsun çok güzel dua Ahmed kardeş o güzel yürğine sağlık selam ve dua ile..

  5. Dua, koşarken durmakDururken düşünmekDüşünürken;Geçmişe ve geleceğe sahip çıkmaktır.ümit meriç elinize emeğinize yüreğinize sağlık çok güzel bir dua bütünlüğü cümlesine amin amin amin

  6. mükemml bir yazı…Allah razı olsun…ellerine sağlık…ben de hepisine yürekten Amin diyorum…selam ve dua ile…

  7. “ Ey Rabbimiz! Bizi ve îmanda bizden önce olan din kardeşlerimizi mağfiret eyle ve kalbimizde mü’minler için kin ve haset bırakma. Ey Rabbimiz! Sen çok şefkat ve çok merhamet sahibisin.” ( 59-Haşr;10 )“ Ey Rabbimiz! Sana tevekkül ve sana teveccüh ettik. Rücû ve dönüş ancak sanadır.” ( 60- Mümtahine;4 )“ Sen dünya ve ahrette benim dostum, yardımcı ve koruyucumsun, benim canımı Müslüman olduğum halde al ve Sâlihlere kat.” ( 12- Yunus; 101 )“ Ey Rabbimiz, doğrusu biz bir münadi işittik. O, Rabbimize iman edin diye imana çağırıyor, biz de iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı mağfiret eyle. Kusurlarımızı ört ve bizi iyiler meyanında öldür. Ey Rabbimiz, resullerinin dili ile va’dettiklerini bize ver. Kıyamette bizi rüsvâ etme. Muhakkak ki sen sözünden dönmezsin.” ( 3- Âl-i İmrân; 193-194 )“ Ey Rabbimiz eğer unuttuk veya yanıldıysak bizi mes’ul tutma. Ey Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz güç getiremeyeceğimiz şeyleri bize yükleme. Bizi affet, hatalarımızı bağışla. Bize rahmet eyle. Sen Mevlâmızsın. Koruyucu ve yardımcımızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et ve nusret ver.” ( 2- Bakara; 286 )“ Ey Rabbimiz! Bize dünyada hasene ver, ahrette de hasene ver ve ateşin azabından bizleri koru.” ( 2- Bakara; 201 )“ Allah’ım Seni tesbih eder ve sana hamd ederim. Senden başka ibadete layık kimse olmadığına şahadet eder, senden mağfiret diler ve sana tövbe ederim. Günah işledim, nefsime zulmettim. Sen beni affeyle. Çünkü günahları ancak sen mağfiret eylersin.” ( Nesaî, Raf’ bin Hûdeye’den )“ Allah’ım! Helal rızkın ile beni haramdan koru ve fazlû kereminle beni başkalarına muhtaç olmaktan kurtar.” ( Tirmizî ve Hâkim, Hz. Ali’den )“ Allah’ım! Gadabından rızana, ukubetinden afiyetine ve senden yine sana iltica ederim. Allah’ım seni hakkıyla sena etmekten acizim, sen kendini övdüğün gibisin. Allah’ım! İsminle ölüp ismini yâd ederek dirileyim. Ey göklerin, yerin ve her şeyin Rabbi ve Maliki Allah’ım! Tohumu yarıp bitkileri bitiren, ağaçlar için çekirdeği yaratan, Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’ân-ı indiren Allah’ım! Kötülerin kötülüğünden ve bütün canlı varlıkların zararlarından sana sığınırım. Evvel sensin, senden evvel bir şey yoktur. Ahir sensin, senden sonra bir şey yoktur. Zahir sensin, senden aşikâre olan yoktur. Batın sensin, senden saklı olan yoktur. Fakirlikten beni koru ve borcumu ödeme imkânlarını bana bahşeyle. Allah’ım! Beni sen yarattın ve sen öldüreceksin. Hayatım da senin, ölüm de senindir. Öldürdüğün de, mağfiret ederek öldür, yaşatırsan beni her türlü tehlikelerden koru. Allah’ım, dünyada ve ahrette senden af ve afiyet dilerim. Ey Rabbim! Senin isminle başımı yere koydum. Sen beni mağfiret eyle. Kullarını bir araya topladığın mahşer gününde beni azabından muhafaza eyle. Allah’ım! Sana olan aşkım, ümid ve korkumdan kendimi sana teslim ettim. Yönümü sana çevirdim, umûr-i idaremi sana havale ettim. Sırtımı sana verdim, sığınılacak ancak sensin. Yardım ancak sendendir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberine iman ettim.” ( Buharî, Müslim, Nesaî, Tirmizî )Su gibi içimizi ferahlatan bu güzel dualar için Allah c.c. Razı olsun can abim…Ellerine yüreğine ve emeğine sağlık… sonsuz selam ve dua ile…

  8. Allah’ım!Kanadı kırık bir kuş gibiyim. Uçsam uçamıyor, göçsem göçemiyorum. Yarım bırakılmış bir düş gibiyim. Yardan da, serden de geçemiyorum. Menzile erememe korkusu sardı benliğimi Kolum kanadım kırık, gönlüm bin pare! Ey kalpleri evirip çeviren, ey gönüller sahibi! Yaraları saran, dağılanı toplayan Sensin! Varlığım Senin varlığının şahidi Varlığım Senin Rahmetinin şahidi! Allah’ımYalnız Senden yardım diler yalnız Sana kulluk ederiz. Seni sığınak, barınak, tutamak bilir Ya Allah deriz. Şeytandan SANA sığınır e’uzu billah deriz. Her işe Seninle başlar bismillah deriz. Nimet verdiğinde gönülden şükrederiz. Versende alsanda elhamdülillah deriz. Hayran kaldığımızda maşALLAH Pişman olduğumuz da estağfirullah deriz. Sevindiğimizde Allahuekber, Üzüldüğümüzde inna lillah deriz. Canımız sıkıldığında fe-subhanALLAH Zafer kazandığımızda nasrun minALLAH Rızık kazandığımızda er-rizku ‘alallah deriz. Bir işi arzu ettiğimizde inşaALLAH Bir işi başardığımızda biiznillah deriz. Güçlük karşısında la-havle ve-la kuvvete illa billah, Söz verdiğimizde v’Allah ve billah deriz. Allah’ım!Benliğimin yaktığı ateşte yakma beni! Beni nefsime kul etme, kul et nefsimi Sana! Bir lahza dahi bana bırakma beni! Sen bana yetersin, yetmem ben bana. Bilmediğimi bildir, görmediğimi göster! Sen bildirmezsen bilemem, göremem göstermezsen Gönlüme huzur,gözlerime nur, dizime derman ver! Sen “OL” deyince olur, olmaz “OL” demezsen. Canana can, cana canan, kalbe ferman ver! Al işte ellerim, uzattım sana! Ne olur, ne olur bırakma beni bana! Sen bana yetersin, yetmem ben bana! Allah’ım, ellerimi bırakma! Allah’ım! Bırakma bizi Tut elimizi! selamların ve duaların en güzeliyle can kardeşciğim emeğine sağlık gecen hayırlar getirsin inşaallah kal sağlıcakla ablası rabbime emanetsin cannn…

  9. yokki senin kapında başka ona gidim .kapından boş çevirme biz mücrimleri ya hayyu ya kayyum sen merhametlilerin en merhametlisin….

  10. Ya Rabbi, Ya Rabbi, Ya RabbiYüceliğin adına seni anmama yardım etBoş emellerim, günahlarım, aşırılıklarım, bilgisizliğim ve gafletimden dolayı senin af kapını gözyaşımla çalıyorum.Biliyorum ki derdimin ilacı sensin.Ey Rabbim, benim kimim var senden başkaAffı ve rahmeti başka kimden isteyeyim.Bu kadar günah ve aşırılıktan sonra sana geldimPişman ve perişanımBeni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar.Gözyaşımla sana dönüyor, günahımı itiraf ediyorum.Yalnız sana sığınıyor, özrümün kabulü için af diliyorum.Beni affet Rabbim, beni affet.Allah razı olsun abican.

  11. Dostlar ırmak gibidir Kiminin suyu az, kiminin çok Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı, Bulanık bir göl gibi… Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi. Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı…. Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz; Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz! İnsanlar vardır; derin bir okyanus… İlk anda ürkütür, korkutur sizi. Derinliklerinde saklıdır gizi, Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız; Yanında kendinizi içi boş sanırsınız. İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu… Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler. Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler! Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz; Bu tip insanla bir ömür dolmaz. İnsanlar vardır; sakin akan bir dere… İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere. Yanında olmak başlı başına bir mutluluk. Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk. İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip. Her biri başka bir karaktere sahip. Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı. Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı… İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz. Boşa gitmez ne kadar güvenseniz. Dibini görürsünüz her şey meydanda. Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda. İçi dışı birdir çekinme ondan. Her sözü içtendir, her davranışı candan…

  12. Ya Nur! Alemleri ve gönülleri aydınlatan, nur üstüne nur olan ALLAH’ım! Nurunla nurlandır yüzümü, Nurunla nurlandır bedenimi, Nurunla nurlandır yüreğimi… Ya Sultan! Kendine esir et beni! Ya Canan! Kendine meftun et beni! Ya ALLAH! Ya ALLAH! Ya ALLAH! Ey En Büyük Sevgili! Ben seni çok seviyorum yarabbi, ne olur sen de sev beni! Varsın hiç kimse bilmesin beni, Varsın hiç kimse sevmesin beni, Yeter ki sen sev beni ALLAH’ım, yeter ki sen sev beni!…. Amin amin amin..

  13. Çocuklarımız Senin emanetin… Bize imtihan kıldın onları… Bu imtihanda utanç olmasın nasibimiz Rabbim. Onları Senin yolunun yolcuları, Senin sevginin sevdalıları yap. Bizim yüzümüzden onlara dünya ve ahirette mahrumiyet yaşatma Rabbim. Sana emanet ediyoruz, Sana teslim ediyoruz onları… Saadet ver onlara iki cihanda… Yuvalarımızı rahmetinle kuşat Rabbim. Bu dünyadan ötekine saadet taşıyan insanlar kıl bizleri… AMİN İNŞ..

  14. Tüm hayat bir an gibidir Bazilarimiza göre, hayat karanlik bir kuyu!.. Son derece ağir bir yuk!.. Her gun,her sey biraz daha kotulesiyor!.. Nokta kadar bir umut isigi bile yok!.. Boyle dusunuyorsaniz bilin ki bu "Muslumanca" bir bakis acisi degil… Hz. Âdem boyle dusunseydi Havva\’sina, daha sonra da Cennet\’ine kavusamazdi… Hz. Yusuf boyle dusunseydi, kardesleri tarafindan itildigi karanlik kuyudan disari cikamazdi… Hz. Yunus boyle dusunseydi, baligin karninda kalirdi… Hz. Ibrahim Nemrud\’un atesinde yanardi… Peygamberlerimiz en zor anlara bile teslim olmadilar; iclerindeki imana ve iman kaynakli umuda tutunup,kurtuldular. Boylece her sart altinda umut isIklarinin varligini ispatladilar. Bilin ki, umut isIklari hicbir zaman tumuyle sonmez: Cunku her halimizi goren ve bilen BIRI var… Oyleyse umutlanalim: Hz. Yusuf\’u karanlik kuyuda bulup kurtaran, bizi de gucluklerden kurtarabilir… Hz. Yunus\’u baligin karnindan kurtaran, bizi de ic karanligimizdan kurtarabilir… Hz. Ibrahim\’i Nemrut atesinden kurtaran, bizi de seytan atesinden kurtarabilir… Su halde "caresizlik" yoktur… Sadece kendini oyle hissetmek vardir! Hayat dikkat ister!.. Cunku bir kere yasanir. "Deneme-yanilma" metodu uygulama sansimiz yoktur. Iskaladiginiz anlari geriye donup yeniden yasayamazsiniz. Tekrar tekrar baslayamazsiniz. Bu bakimdan her an, son an kadar degerlidir. Yavuz Bahadiroglu

  15. "Tevbe gücünü vermeni diliyorum Senden, bağışlama diliyorum, yol doğruluğu, yol aydınlığı diliyorum…"Tevvab olana emanet olasın abi,dua ile..

  16. Ortaköy Rumlarının gönüllerini İslama çelip çaldığı için Hırsız Aziz, (Hırsız Evliya) derlermiş Rumlar Yahya Efendi\’ye.Kosta adında bir Rum Kaptan varmış, şarapçılık yaparmış, çok da içtiği için ayık anı olmazmış. Ama Yahya Efendi\’yi nerde görse, eline kapanırmış. Yahya Efendi de sırtını sıvazlıyarak.-Kastın ne Kosta? Niye harâb ediyorsun kendini bu kadar? der gönüllermiş.Bir böyle, iki böyle derken bir gün Marmara Adalarının birinden Ortaköy\’e şarap taşırken deniz kabarmaya, dalgalar teknesini tokatlamaya başlamış. Derken fırtına kasırgaya, kasırga kıyâmete dönüşmeye başlayınca, kabaran, köpüren, taşan rahmet deryasında sırılsıklam olan Kosta, riyâsız bir gönülle, içten içeee, dıştan dışa, resmen de alenen de hep sevip saydığı Yahya Efendi\’ye yönelerek:- Elimden tut AzizYahya, çek sahile beni, sana bir küp şarabım var, hepsi fedâ olsun sana … diye içten içe yana göynüye Ortaköy\’e ulaşınca, Kosta\’yı sevenlerden birisi:- Geçmiş olsun Kosta. bu berbat fırtınayı nasıl aştın sen?Biraz da meczub bir adam olan Kosta, saçını başını eliyle taraklayarak:-Ben aşmadım, aşıranlar aşırdılar. Yine bağışlandı bize canımız. Köyde (Ortaköy) ne var, ne yok?-Hırsız var.-Hırsız.-Hırsız Aziz adamlarıyla birlikte seni mahzeninde bekliyor.-Ne zaman geldiler?-Az evvel. Onlar gönderdiler beni seni bulmaya.- Pekala hadi gidelim-Ben gelmesem, bir mahzuru var mı? – Hayır, hiç bir mahzuru yok ama, sen de gel.- Peki, demiş arkadaşı, gitmişler varmışlar ki, Yahya Efendi ve yâranı Kosta\’nın mahzeninde onları bekliyorlar.Kosta ve arkadaşı, loş mahzenin kapısından içeriye girerken, Yahya Efendi:-Gel bakalım Kosta. bir söz attın deryaya, biz de geldik buraya. Tut bakalım sözünü.Bu durum karşısında ne diyeceğini, ne edeceğini şaşıran Kosta, Yahya Efendi\’nin ellerine kapanarak:-Aziz Baba, mahzenim feda size, şeref verdiniz bize, siz emredin yeter.Yahya Efendi:-En keskini hangi küpte?Kosta, kovuklardaki bir küpü göstererek:-Aha şuracıkta işte.Yahya Efendi:-Onu için hep birlikte.Kosta, elpençe, mahviriyyet içre:-Siz?Yahya Efendi.-Biz de içeriz, merak etme, deyince, Kosta, yıllanmış şarap küplerini açarak, bardak bardak dağıtmaya başlamış. Yahya Efendi de öyle bir sohbet açmış ki orada, ilm-i ledün göklerini oraya boşaltmış. Saatlerce içtikleri halde hiç kimsede en basit bir sarhoşluk alameti görülmeyince, Kosta, arkadaşı ve mahzende çalışan diğer Rumlar birbirlerine bakışmaya başlamışlar.Kosta, arkadaşının kulağına usulca:-Bu işte bir iş var. Bir de biz bakalım şu şarabın tadına, diyerek birer bardak da kendileri içince, gözleri fal taşı gibi parlamış, zira, bakmışlar görmüşler ki Kosta\’nın mahzende yıllanmış şarabı taze nar şerbetinde dönüşmüş.İşte Kosta da, arkadaşları da, o günden sonra, mabedlerini de, işlerini de değiştirerek iyi bir Müslüman olmuşlar. RABBİM HEPİMİZİ SEVDİĞİ İYİ KULLARINDAN EYLESİN…AMİN

  17. Tüm Dostlarıma…. Seni sen olduğun için sevendir Yüreğinin sesini uzaklarda bile dinleyendir İki eli kanda olsa derdine yetişendir Varolduğunu hissetiren,kıymet bilendir Dostdur sözde değil özdedir adı… Sabun köpüğü değil, darlık anında kaybolmaz Sözünün eri güvenirliği tartışılmaz Bilirsin, çıkılan yolda yarenlikden caymaz Hayatına girdi mi kolay kolay çıkamaz Dostdur sözde değil özdedir adı… Yüreğini menfaatsiz sunar İyiliğin için sözleri acıya bular, Vakti zamanı gelir söyledikleri bir bir çıkar Yoktur senle dolan kalbinde ne fitne fucur ne de çıkar Dostdur sözde değil özdedir adı… Yangınlardaki yüreğine, varlığı ile ferahlık Mutluluklarında, üstüne dikilen saf ipekden bayramlık Bilmez ne rol ne sahtekarlık En büyük özelliği yaradılışı doğallık Dostdur sözde değil özdedir adı… Yalnızlıklar rıhtımından alıp götürür, süt beyaz yelkeniyle Uçurum kenarından çeker,adı şefkat elleriyle İyiki varsın dedirttiren, avucunda tuttuğu yüreğiyle \’Sen cansın benim dostumsun \’ ağız dolusu kelimeleriyle Dostdur sözde değil özdedir adı…. Tüm Dostlarıma…. Nursen DOĞAN

  18. Best Wishes for YouSe amar fosse viver sem vocêNão haveria razão então de viver…Te amo,mais do que as razões do amorpodem explicar!…http://i28.tinypic.com/ws3ebn.gifIf love were to live without youIt would not have reason then of living…Love You.more than the reasons of lovethey can explainLight Peace and love alwaysiyi geceler ahmed… kisses

  19. Cennet\’de Nasıl Ağaç Dikilir ?Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki, – Cennetde ağaç yokdur. Oraya çok ağaç dikiniz!. – Oraya ağacı nasıl dikelim dediklerinde, -Tesbîh, tahmîd, temcîd ve tehlîl okuyarak) buyurdu. Yanî, (Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber) diyerek Cennete ağaç dikiniz buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde, -Bir kimse, Sübhânallahil\’azîm ve bihamdihi derse, onun için Cennetde bir ağaç fidanı dikilir, buyurdu. Görülüyor ki, Cennet ağacı, dünyâda harfler ve sesler şeklinde, bu kelimeye yerleşdirilmiş olduğu gibi, Cennetde, bu kemâller ağaç şeklinde bulunmakdadır. Bunun gibi, Cennetde bulunan herşey, dünyâdaki ibâdetlerin, iyi işlerin netîceleridir. Allahü teâlânın kemâllerinden herhangi biri, bu dünyâda, iyi sözlerde ve iyi işlerde yerleşdirilmiş olduğu gibi, bu kemâlât, Cennetde, lezzetler, nimetler perdesi altında meydâna çıkar. Bunun içindir ki, oradaki lezzetleri, nimetleri Allahü teâlâ beğenir. Bunları tadmak, Cennetde sonsuz kalmağa ve Allahü teâlâya kavuşmağa sebeb olur. Zevallı Râbi\’a (rahmetullahi aleyhâ) eğer bu inceliği anlamış olsaydı, Cenneti yakıp yok etmeği düşünmezdi. Ona bağlılığı, Allahü teâlâya bağlılıkdan başka sanmazdı! Dünyâ lezzetleri, dünyâ nimetleri böyle değildir. Bunların başlangıcı hep kötülük ve aşağılıkdır. Bunların netîceleri, âhıret nimetlerinden mahrûmlukdur. Allahü teâlâ, bizi bundan korusun! Dünyâ lezzetleri, eğer islâmiyyetin mubâh etdiklerinden ise, âhıretde bunların hesâbı olacakdır. Allahü teâlâ, eğer merhamet etmezse, hesâba çekilenlerin vay hâline! Eğer mubâh olmıyan lezzetler ise, azâb yapılacakdır. Yâ Rabbî! Kendimize zulm etdik. Eğer bizi afv ve magfiret etmezsen, bizlere acımazsan çok ziyân ederiz. Görülüyor ki, dünyâ lezzetleri başka, âhıret lezzetleri başkadır. Dünyâ lezzetleri zehrdir. Âhıret lezzetleri, fâideli ilâcdır. Âhıreti, yâ müminlerin câhilleri düşünür, yâhud da, en yüksek olanlar düşünür. En yüksek olmıyanlar âhıret için üzülmezler. Kerâmet, âhıret için üzülmemekdir derler. Fârisî mısra tercemesi: Onlar onlardır; ben de böyleyim selam ve dualarımla kardeşim,

  20. Hergün bir yerden göçmek ne iyiBulanmadan donmadan akmak ne hoşHer gün bir yere konmak ne güzelBulanmadan, donmadan akmak ne hoşDünle beraber gitti cancağızımŞimdi yeni şeyler söylemek lazımNe kadar söz varsa düne ait,Şimdi yeni şeyler söylemek lazım Mevlana

  21. "İşte dualarımız, işte yol arayışımız… "İhdina!… Bize yol göster Rabbim.!" Sen bize Doğru yolu göster… Sen göstermezsen, Sen bizi yolunda tutmazsan, biz bulamayız, biz yolnda duramayız."amin amin aminAllah razı olsun kardeş..çok güzel bi paylaşım dualarımıza arayışlarımaza tam tercüman olmuşsun…Selam ve dua ile A.e.o.

  22. amin amin gönülden amin diyorum muazzam bir dua Allah razı olsun Allah dualarınızı kabul buyursun inşaAllah

  23. bu dünyada herkes birşey olmaya çalışırken sen HİÇ ol!..menzilin yokluk olsun..insanın çömlekten farkı olmamalı..nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil,içindeki boşluk ise insanı ayakta tutan da benlik zannı değil,hiçlik bilincidir!..sağlıcakla kal,kardeşim..hayırlı günler dilerim..

  24. İnsanın Değeri Aşk İle ÖlçülürEfendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sonsuz bir terakki, uruc, saflaşma ve nurlanma dini getirmiştir. Mânevi hayatın en yüksek seviyede kemâle ermesi için gereken tüm kapılar açılmıştır. Bu kemâl de sadece mükellefiyetleri yerine getirmekle mümkün değildir; kuşun ikinci kanadı aşk kanadıdır. Din saf aşktır! Bütün bilgiler sıkılıp süzülüp aşk olmak için vardırlar; bütün kitaplar bir tane kitabı anlamak için okunur; önce sahifelerden müteşekkil Kur’ân, ondan sonra da en büyük kitap ve âlem olan insan okunur. Kur’ân’ı kendine ayna yapıp onu Efendimizin aşkı nuruyla okuyan o aynadan kendini müşahede eder ki nefsaniyetten ârî olan bir kişiden de Hakk’tan başka bir şey zuhur etmez. En büyük keramet kul olabilmektir. İnsanın değerinin âşık olabilme kapasitesiyle ölçüldüğünü öğretiyor Hz. Mevlânâ. İnsanın bu doğrultuda kendisine hakikati duymayı, görmeyi ve hissetmeyi öğretmesi gerekmektedir. Bu değer aynı zamanda kişinin taşıyabildiği mânevi yük ile ölçülür. İşte bu noktada insanlığın mânevi kapasitesinin neredeyse tamamen âtıl yollarda çürütüldüğünü görüyoruz. Hz. Mevlânâ buyuruyor ki, “Pencereleri olmayan bir ev cehennem gibidir. Dinin temeli, ey Allah’ın kulu, evde pencere açmaktır!” Burada kasıt buyrulan ev kalptir; pencere de kalp gözü! Günümüzün insanı sadece kendisiyle ve zahiren kazandıklarıyla meşgul. Kendi kalbinin nefisten arınmış bir şekilde konuştuklarının letafetinden habersiz hale geldi. Sessizliği unuttu. Ağzının sustuğu zamanlarda ise içinde şeytan ve nefis konuşuyor.Gerçek güzellik ebedidir. Böyle bir güzellik kusursuzdur ve zerre çirkinliğe müsaade etmez. Hakk’ın Cemâlinin öyle sınırsız bir kudreti vardır ki maddeyi nûra kâlbeder. Hz. Mevlânâ’nın buyurduğu gibi, “Bu kişi yemek yer ve pislik üretir. Diğeri de aynısından yer ama onun yedikleri tamamen Nur-u İlâhiye dönüşür.” “Bu, yer ve yediği nefret ve kıskançlığa dönüşür; diğeri de yer, fakat onun yedikleri O’nun aşkına dönüşür.”Zayıf ve bozuk bir firâsetle bakan göz, sadece kısacık bir ömre mahkûm olan bu geçici dünyanın alıntı ve ikinci el olan zâhiri güzelliklerini görebilir. Fiziksel boyutta zâhir olan güzellik Erham-ür-Râhîmîn olan Rabbimizin Cemâl-i ebedisinin nurunu örten perdedir.Maalesef insanların çoğu, Müslümanlar dâhil, şekle, kasalarına, keselerine, masalarına, rütbelerine vs… tapıyorlar. Tapmaktan maksat elbette ki önünde yüksek bir yere koyarak karşısında secde etmek değil; Müslüman dahî olsa ibadet şeklen bittikten sonra Müslümanlık seccade üstüne, Cami duvarları arasına ve zamanlardan Ramazan ayına sıkıştırılmaya çalışılıyor; sığmaz. Kendi makamına, mevkiine, ailesine, parasına, şöhretine, ilmine vs… Allah’ın emir ve yasaklarından; O’na yaklaşmaktan daha fazla değer vermek ve hep akılda ve gönülde Allah’ı değil de dünyayı tutmak bunlara tapmak değil de nedir??İnsanlığı bu hazine iklimine kanatlandıracak yegâne vâsıta ise Allah dostluğudur (velayettir). Kâinatın ışık kaynağı bencillik değil, ‘bensizliktir’! Âlemi sadece bensizlik değiştirebilir. Artık Allah dostlarını tanımaya ve dinlemeye başlamalıyız. Onlar insanlığa iç hayatı, ve o iç hayatın neticesi olup içimizde zâten potansiyel olarak bulunan aşk-ı ilâhîyi öğretirler. Envâr-ı tevhîd-i Sübhan ile her bir zerreleri münevver ve müzeyyen olduğu için mânevi yaralarımızı ve hastalıklarımızı teşhîs ve tedâvi edecek devâ onlardadır.HAYIRLI CUMALAR SELAM VE DUA ILE

  25. Viver…é chegar onde tudo começa!Amar… é ir onde nada termina!╔♫═╗╔╗ ♥╚╗╔╝║║♫═╦╦╦╔╗║♫╝╠═╦╦╗╔╝╚╗♫╚╣║║║║╔╣╚╗╔╣║♫║♥╚═♫╝╚═╩═╩♫╩═╝♫╚╝╚═╩═╝ ! ! !Living… is to arrive where everything starts! To love… is to go where nothing ends! ♥L(¨`•.•´¨) Luz ♥ Light♥O`•.¸(¨`•.•´¨) Paz & ♥ Peace &♥V¨`•.•´¨)¸.•´ Amor ♥ Love♥E`•.¸.•´¸.•´¸.•*¨) ¸.•*¨) KissesღLULUASOLღ(¸.•´ -(¸.•´-.•´¸ -¸.•¨¯`•.~*KISSES AHMED

  26. İlâhî!Öyle bir meyden verki ruhumuz huzur bulsun.Öyle bir kadeh sun ki içi dolu nur olsun.Aşkının ateşini sinelerimiz de yandır. Ve kulluk iştiyakıyla hepimizi gafletten uyandırNesillerimize hidayet lütfeyle. Aramıza uhuvvet bahşeyle.Sinelerimize aşkından tohumlar derc eyle. Aklımızı şüphe marazından dûr eyle.Bizleri iyilerle kardaş et, salihlerle yoldaş et. İçimizi dışımızı \’\’ hazreti insan\’\’a hürmetle doldur. Bize varolmaya uyumla yol buldur.Sabretmenin hazzını bildir,şükretmenin lezzetini sevdir..Ey, rahmeti gazabını çok aşan!..Ey affetmekten pek hoşlanan…!Sen ki affedensin.Affeyle..!Mevlam razı olsun abim ebeden Mevlamıza emanetsin inşallah hayırlarda hayırla kal daim inşallah.

  27. Bir genç, mahallesinden bir kızı sevmişti.Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı.Aradan uzun yıllar geçti,içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı.Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti:- A gönlüme hükmeden!..Bunca yıl geçti,yolunu gözledim.Ne bir haber,ne bir mektup?..Meğer ne kadar vefasızmışsın?…Hakiki âşık başını yere eğdi,gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:- Ey sevgili! Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken,o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?..İskender Pala-Aşkname

  28. İnsanlar topluluk halinde yaşadıkları için birbirleri ile iyi geçinmek, birbirlerinin haklarına saygı göstermek ve hoşgörülü davranmak zorundadırlar. Bizim için en yüksek ahlâk örneği olan sevgili Peygamberimizin insanlara karşı büyük bir hoşgörü sahibi olduğunu görüyoruz. Enes b. Malik diyor ki: «On yıl peygamberimizin hizmetinde bulundum, bana bir defa bile \’Öf\’ dediğini duymadım.» Allah Teâlâ Kur\’an-ı Kerim\’de gerçek mü\’minleri: «Öfkelerini yenenler, insanların kusurlarını bağışlayanlar» olarak övüyor ve insanlara karşı nasıl bir hoşgörü içinde olacağımızı öğretiyor. Düşünce ve inançları bizden farklı olan kişilere karşı davranışlarımız ölçülü ve hoşgörülü olmalıdır. Müslümanlar sadece kendi din kardeşlerine değil, tarih boyunca başka dinlerden olanlara karşı da hoşgörülü davranmışlardır. Her insanda kalbine giden yüz pencere olsa doksan dokuzu kapalı biri açık olsa, yine de biz gözümüzü o açık pencereye dikeceğiz ve bir yolunu bulup içeriye gireceğiz. Vazifemiz budur.Gönüllere girmek…Kalp kırmak değildir. Efendimiz\’de s.a.s. kalplerin efendisi değilmiydi. "sevmeyi biliyoruz da kimi sevmemiz gerektiğini pek bilmiyoruz galiba" Buda çok güzel bir söz. Gerçekten kimi ne kadar seveceğimizi, kalbimizde ne kadar yer vereceğimiz bilmiyoruz. Mahbub-u Kulub olan Efendimiz s.a.s kimi ve neyi nasıl sevmişse bize düşen de o ölçülere uymaktır. Sevgide zirve insanının peşinden gitmektir . Bir hadisi şeriflerinde "Allahim sevgini , Seni sevenin sevgisini ve Seni sevmeye beni yaklastıranın sevgisini bana nasip et!" diyordu ve ölçüyü koyuyordu. Rabbim doğru insanları sevmeyi hepimize nasıp etsin.AMİN alıntı

  29. Ey Nebi… Ey…Gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan Nebi!… Ey…Yaradan\’\’ın en güzel eseri!. "SEN olmasaydın, SEN olmasaydın.. alemleri yaratmazdım!." dediği!….Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!… Ey…Insanoğlunun ufku – en güzel insan.. \’\’ın sevgilisi, kainatın gözbebeği!… Ey…Rahmeten li \’ l-alemin!… SEN\’den şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.. şefaat eder misin?… Ey..Kupkuru çölleri cennete ceviren Gül!… Ey…Gönlünden gül dökülen Rasul!… Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen.. Gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen Rasul!… Benim de gözümün yaşını siler misin?… Küçük kız çocuğunun tuttuğu gibi tutsam elinden; yüreğimden binlerce kuş uctu, bin\’\’i de öldü desem.. Bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?… Ey; Islam\’\’ın Peygamberi!..Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin..En güzel çiçeği!…Ama mahzun, ama kederli… Daima düşüncede, daima hüzün icinde ömründe, bir defa bile, kahkahayla gülmemiş.. gül yüzlü, güler yüzlü Sevgili!… Gözlerimi yumsam, ve hülyana dalsam.. O gül kokulu gülüşün ile, benim de gözlerimin içine güler misin?. Bir kerecik olsun SEN\’i düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma, tutunduğum olmuşsa SANA ve SEN\’in sevdana.. Işte onun, işte onun hatrına!… Ey…Gözünü sevdiğim, özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!… Ey…Gönlümün sultanı Efendim!…Ümidim, Muradım, Kurtarıcım, Mujdecim… SEN\’inle Kevser havuzunun başında bulusabilecek miyim?…Desem.. Bulundugun yerden, yüreğime bir damla su serper misin?… SEN\’i sevsem!… Cok, cok sevsem!… Öyle cok sevsem ki sen koksa özüm, yüreğim.. SEN koksa nazım, edam.. Gönlüm SEN dolsa, benim herşeyim SEN olsan!… Ali\’\’n, Fatıma\’\’n gibi olsam!… SEN\’i, onlar gibi seviyor olsam.. SEN de beni, onları sevdiğin gibi sever misin?… Ey…Bize bizden daha ziyade merhamet eden!… "Ümmetim, ümmetim!." diyerek, üstümüze titreyen!… Ey…En ziyade muhtacımız, en cok isteyenimiz!… Bizi, Hak\’\’tan dileyenimiz!… SEN, umanı umutsuzluğa düşürmezsin!… SEN, SEN\’den isteyeni geri çevirmezsin!… SEN\’den, SEN\’in rahmetini dilesem…Ey alemlere rahmet olsun diye gönderilen, banada rahmet eder misin?… Ey Rahim!… Ve…Ey Kerim!… Asr-ı saadet\’\’ten değilim!… Kokladığın gül, soludugun hava, yediğin hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladıgın kum dahi değilim!… Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!… Lakin ben, SEN\’in.. "Kardeşlerim!." dediğindenim!. Ve SANA ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!… Ve lakin daha hala sevgili Veysel Karani\’\’nin tırnağının ucu misali bile değilim, desem… Bana da hırkandan gönderir misin?… Doğduğun günün, gecenin hürmetine… Bu gün ve gece yüreğime, bir nur olup düşer misin?… Sevgili Peygamberim!… Rabbim SANA ve, SEN\’in al ve ashabına…Ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin amin!…

Şermin için bir cevap yazın Cevabı iptal et